Filenin Sultanı Özge Kırdar ile Spor, Beslenme ve Hayatı Konuştuk!
supplementler.com’da Yayınlanan Özge Kırdar Söyleşisi sizlerle…
Filenin Sultanı Özge Kırdar ile Spor, Beslenme ve Hayatı Konuştuk!
O, eğlencenin vücut bulmuş hali!
En tatsız gününüzde bile (mesela korona günlerinde) yüzünüzde gülümseme hatta kahkahalar belirmesine sebep olabilecek bir insan.
Filenin ve gönlümüzün sultanı Özge Kırdar’dan bahsediyoruz!
Kulaklarınızı açın ve sizi harekete geçirecek sözlerine kulak verin.
Tabii bunu yaparken, hep beraber neşe ve sporla dolu hayatını da mercek altına almış olacağız.
Haydi başlayalım!
1. Voleybola nasıl başladınız, kardeşiniz Gözde ile beraber mi atıldınız bu serüvene?
Voleybola 10 yaşında Kütahya’da başladık. Aslında kendi isteğimizle olmadı, o zaman bir kulübün antrenörü olan Akın Gürbüz okula gelip uzun boylu kızların voleybola başlamaları için araştırma yapıyordu. Bizi de bu şekilde başlattı. Ve evet Gözde ile 9 yaşından beri bu serüvenin içindeyiz.
2. Karantina döneminin üstesinde nasıl geliyorsunuz, evde nasıl antrenmanlar yapıyorsunuz?
Aslında karantina benim için şu günlere kadar iyi geçmişti. Çünkü ne zaman tatilimiz olsa ya da boş bir vaktimiz hep seyahatlere çıkardık ve evde hiç vakit geçirmezdik. Ama son 55 gündür evdeyiz ve evin, bahçenin keyfini sonuna kadar çıkardık ama şu günlerde biraz sıkıntılar oluyor artık seyahat etmek ve ailemi görmek istiyorum, bakalım daha ne kadar böyle devam edeceğiz. Antrenman konusuna gelirsek bence en önemli konu motivasyon biz de kendimizce bunu challange’lar yoluyla çözdük çünkü sporcuysanız ve bir şeye başladıysanız bunu bitirmek istersiniz.
İlk 30 gün 100 squat ile başladık yani 30 gün sonunda toplam 3000 squat ile bitirdik. Ama şimdi çok daha zor bir challenge’ın içindeyiz. 500 jump rope, 100 lastikle açmalı squat, 100 elbow touch core, 100 lastik ile hamstring, 100 tane side plank ve her gün minimum 10 000 adım. Gözde ve ben karantinada kilo verenlerdeniz o yüzden halimizden memnunuz.
3. Beslenme stilinizi dönem şartları gereği değiştirdiniz mi?
Ben ve eşim zaten hep sağlıklı beslenen çiftlerdeniz ama bu demek değil ki her gün organik ya da Hindistan cevizleriyle besleniyoruz. Yemeğimizi zaten hep kendimiz yapardık, ekmeğimizi de, olabildiğince az şeker ve daha çok sebze yediğimiz bir beslenme şeklimiz var. Ama canımız çektiğinde pizza ve hamburgeri de kendimiz yapıp bal gibi yiyoruz ama bu ayda maksimum bir kere olur.
Genelde de daha çok bakliyat olmak üzere sebze ve salata seçeneklerine yöneliyoruz. Proteini daha çok yumurta ve peynir çeşitlerinden almaya çalışıyoruz.
4. Evde stokladığınız gıdalar var mı? Sizin için vazgeçilmez gıdalar nelerdir?
Eğer ıspanak, roka, maydanoz ve dereotu stoklanabilseydi kesinlikle stoklardım ama maalesef 1 hafta ömürleri var. Biz de çareyi bahçeye bunları ekmekte bulduk artık o yüzden rahatız.
“Yumurta ve peyniri her hafta pazardan alıyoruz. Bu saydıklarım bizim vazgeçilmezlerimiz. Ama en vazgeçilmezi sarımsak!”
Komik olan da aslında ben 30 yıl ne sarımsak yedim ne sarımsağa dokunabildim bunun hikayesi çok komik ve uzundur başka zamana saklayayım. Ama şöyle söyleyeyim, eşimle tanıştığımdan beri neredeyse her gün sarımsak yiyoruz. Geç olsun güç olmasın diyelim.
5. Vitamin ve mineral takviyesi sizce gerekli mi kullanıyor musunuz?
Bence gerekli çünkü yaşadığımız bu dünyanın içinde yediğimiz hiçbir şeyden tam kapasiteli faydalandığımızı düşünmüyorum. O yüzden C ve D vitamini ve yaş gereği kolajen kullanıyorum.
6. Türkiye’de son yıllarda voleybola karşı ilgi nasıl değişim gösterdi?
Yani kimine göre yeterli bana göre değil. Ülkenin en başarılı branşını her gün tv ve gazetelerde görmüyorsanız, başarıyı da insanlara aktaramazsınız. sadece voleybolla ilgilenenlerinin haberinin olduğu başarılar nasıl koca bir ülkeyi etkiler? Etkilemez. Bunu değiştirme gücüne sahip tek şey bunu paylaşma gücüne sahip kişilerdir. Biz sporcu olarak zaten yapmamız gerekeni yapmışız bunu 80 milyonluk ülkeye anlatmak da bizim görevimiz olmamalı!
7. Voleybola yönelmeseydiniz, hangi mesleği tercih ederdiniz? Neden?
Bu soruya o kadar çok cevabım var ki bana 1 hayat yetmiyor maalesef. Ama gerçekten şu an bana deseler git ne istiyorsan onu yaşa, Hawaii’ye giderim ve gezgin olurum.
Ama zamanında avukat, dedektif ve suç laboratuvarında uzman olmak istediğim zamanlar oldu…
8. Bir marka kurmak nasıl bir duygu, NineSet nasıl doğdu?
NineSet bizim bebeğimiz, 1 yıl bu markayı yaratmak ve istediğimiz kaliteyi korumak için emek verdik. Kendi giymeyeceğim, rahat olmadığını düşündüğüm hiçbir şey, sadece acele olsun diye üretilip tüketiciye sunulmadı. Bütün ürünler İstanbul’da yapıldı ve yüzde yüz Türk malı. Bu çok gurur duyduğumuz bir şey. Çünkü biz de ülkemize başka alanda yardımcı olmak istedik. NineSet’in doğuş sebebi tabii ki kariyerimden sonra kendi işimin sahibi olmak istemem ve Türkiye’de bulamadığımız kaliteli ürünlere seçenek yaratmaktı. 9 ay sonunda geldiğimiz noktadan çok mutluyuz. Dilerim bu marka çocuklarımıza bizden miras kalacaktır.
9. Kadın girişimcilere ne tavsiye edersiniz? Hem sporda hem de iş hayatında; başarılı, güçlü ve pozitif bir kadın olmayı nasıl başarıyorsunuz?
“Ben şöyle düşünüyorum: Bence Türk kadınlarının içinde ayrı bir güç var, bizim gerçekten isteyip de başaramayacağımız bir şey olamaz!”
Ama bu özgüveni ne kadar içinizde taşıdığınız da çok önemli. Yapmak istediğiniz iş hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuzdan bu işi ne kadar çok istediğinize kadar çok şey var ki bunlar gidişatı değiştirebilir. Eğer bu dünya düzeninde var olmak istiyorsak, özgüvenli ve cesaretli olmak zorundayız. Ben veya herhangi biri milyonlarca şey yazabiliriz ama bu sizin içinizde yoksa asla başarılı olamazsınız. Kendinize güvenin ve sadece ama sadece hayal kurun. Bir gün hepsi gerçek olacaktır. Çünkü beyniniz sizi oraya götürecektir.
10. Sizi örnek alan sporculara en önemli tavsiyeniz ne olurdu?
Maalesef hiçbir şey hiçbir zaman kolay olmuyor. 1 yıl da olsa 30 yıl da olsa her gün deli gibi çalışmak ve kendinizi geliştirmek zorundasınız.
“Sadece antrenmanlarda değil kendinizi ve beyninizi de geliştirmek zorundasınız. İngilizceyi ana diliniz gibi bilmezseniz gelen yabancı oyuncu ve antrenörlerden daha az şey öğrenirsiniz.“
Kendinizi ifade etmek için çok kitap okumalı ve dünya hakkında her bilgiye sahip olmalısınız. İyi bir sporcu olmak tüm bunları içinde barındırır. Ama en önemlisi iyi insan olmaktır. Karma gelip sizi bulacaktır, çok çalışın ve kendinize güvenin.